ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Şenocak: Ulusal sınırlar içinde kalmayan bir üniversite olmayı hedefliyoruz
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Şenocak, bir röportajda üniversitelerin uzaktan eğitim kararı, üniversite olarak yapmış oldukları çalışmaları ve hedeflerini anlattı. Prof. Dr. Şenocak; “Ulusal sınırlar içinde kalmayan uluslararası görünürlüğü daha da güçlenmiş bir üniversite olmayı hedefliyoruz. Bu konuda da adım adım ilerliyoruz… Hızlıca uzaktan eğitim modeline geçiş yaptık. Bu alanda üniversitemiz Ar-Ge yapmanın avantajını da kullandı. Güz dönemine teknik alt yapımızı daha da güçlendirmiş olarak giriyoruz.” dedi.
Eskişehir’deki üç üniversite olarak alınan uzaktan eğitim kararını Eskişehir Ekspres’e değerlendiren Prof. Dr. Şenocak, “Tüm ihtimaller, senaryolar ve etkenler göz önünde bulundurularak bu karara varıldı. “İçinde bulunduğumuz pandemi süreci tüm doğru bildiklerimizi bize unutturan, önceliklerimizi, planlarımızı değiştiren bir süreç oldu. Şehrimizin karakteristiğini oluşturan en önemli unsurlardan olan üniversitelerimizin de süreci hem sağlık hem de eğitim açısından doğru yönettiğini düşünüyorum” dedi.
Uzaktan eğitim sistemine yönelimi değerlendiren Prof. Dr. Şenocak; Üniversitemiz 2005 yılından bugüne online ve uzaktan eğitimde Enformatik bölümümüz tarafından geliştirilen “Ders Yönetim Sistemi”ni kullanmakta. Bu sistem 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet veren ve internete bağlı olan bütün cihazlarla erişilebilen bir sistemdir ve bugüne kadar birçok öğretim elemanımız sistemin esnekliğinden, erişilebilirliğinden, faydalanmış ve ders materyallerini sistem üzerinden paylaşarak öğrencilerin erişimine sunmuştur. Covid-19 pandemisi sürecinde ise tüm eğitim sürecimizi ESOGÜ Ders Yönetim Sistemi başta olmak üzere tamamen teknolojik olanaklarla yürüttük. Ders Yönetim Sistemi’mizde derslere kayıtlı olan öğrenciler, internet erişimine sahip herhangi bir bilgisayar ya da mobil cihaz aracılığı ile sisteme giriş yapabilmekte ve dersin öğretim elemanının paylaştığı ders materyallerine istedikleri zaman kolaylıkla erişebilmektedir. Üniversite olarak ileride de mobil ve uzaktan erişim teknolojilerinin sınıf içi eğitimin kalite ve başarı düzeylerini arttırmak için de yaygın kullanımını hedeflemekteyiz. Hâlihazırda uzaktan eğitim teknolojilerini ve bu alanda dünyadaki gelişmeleri takip eden, bu alanda Ar-Ge yapan bir üniversite olmanın avantajları ile pandemi sürecinde hızlıca uzaktan eğitim modeline geçiş yapabildik. Önümüzdeki güz dönemine teknik alt yapımızı daha da güçlendirmiş olarak giriyoruz. Tüm akademik kadromuzun uzaktan eğitim alanındaki yeterliliklerinin artırılmasına yönelik olarak da çeşitli eğitimler gerçekleştiriyoruz. Sağlıklı günlerde tekrar öğrencilerimizle sınıflarımızda buluşana kadar esas olanın, bilginin çağdaş bilimsel eğitim metotlarına uygun bir şekilde öğrenciye ulaştırılması olduğunu düşünüyorum. Uzaktan eğitim olanakları, pandemi sürecinin eğitim anlamında tamamen kayıp bir dönem olarak geçirilmesinin önüne geçmiştir. Etkin bir şekilde kullanıldığında bu olağanüstü şartlar dahilinde elde edilebilecek maksimum faydayı verecektir. Ancak elbette her konuda olduğu gibi bu konuda da tüm teknolojik olanaklara rağmen ana faktör insandır ve tüm süreç onun elleri ile şekillenecektir. Bu nedenle hem akademisyenlerin hem de öğrencilerimizin gereken özeni göstermesi uzaktan eğitimde belirleyici olmaktadır.” diye konuştu.
Geleceğin mesleklerine ve öğrencilerin doğruları meslekleri seçmelerine yönelik açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Şenocak şunları aktardı: “Bugün Türkiye’de en büyük sorunlardan biri gençlerimizin kendilerine doğru mesleği bulamamalarıdır. Bu yüzden genç işsizliğin maalesef çok yükseldiğini görüyoruz. İşgücü piyasası kendini belirli alanlarda aldığı eğitimlerle geliştiren ve sahip olduğu becerilerle bazı işleri yerine getirmeye talip olan kişilerle, bu gibi kişileri istihdam ederek işlerin yapılmasını, sürmesini hedefleyen işyerleri tarafından oluşmaktadır. Piyasanın tarafları ortak bir noktada buluşamadıkları zaman ya nitelikli personel arayışı ve beraberinde doldurulamayan açık iş pozisyonları ya da iş arayıp istihdam edilemeyen kişiler karşımıza çıkar. İşte bugün gelinen noktada piyasanın en temel sorunu ihtiyaç duyulan iş deneyimi veya becerisine sahip çalışanlar bulamamaktır.
Uygulamaya ağırlık verilmeli
Eğitim süreçlerinde uygulama imkânı barındırmayan, staj faaliyetlerine yer vermeyen programlardan yetişen mezunların işverenler tarafından kabul görmediğini gözlemliyoruz. Dolayısıyla meslek sahibi olma açısından kişilerin, kendilerine hitap edecek alanları tespit etmeleri ve bu alanların piyasadaki durumunu, gelişmeleri gözetmeleri yerinde olacaktır. Doğru bölümü seçtikten sonra da tavsiyem hem çok çalışmaları, okumaları, dünyayı görmeleri hem de uygulamaya ağırlık vermeleri; staj yapmaları, projelere katılmaları, iş deneyimi elde edecek faaliyetler sürdürmeleridir. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi olarak biz öğrencimizin ilgili sektörle buluşmasına, sahada deneyim edinmesine çok önem veriyoruz ve eğitim modellerimizi bu şekilde güncelliyor, çeşitli sosyal faaliyetlerle de bunu güçlendiriyoruz. “İnovasyon için üniversite-sanayi-toplum işbirliği” ilkesiyle hareket ediyoruz. “Kampüste Sanayi” sloganını hem Ar-Ge stratejilerimizin hem de eğitim stratejilerimizin merkezine koyduk. Öğrencilerimizi de bu Ar-Ge ve girişimcilik ekosistemine dahil etmeye çalışıyoruz. Sektör temsilcileri ile birlikte geliştirdiğimiz programlar aracığıyla öğrencilerimiz girişimcilik konusunda kendilerini geliştirebiliyor, girişimcilik eğitimleri alabiliyor, projelerini sektör temsilcilerine sunma imkanı bulabiliyor.”
ESOGÜ öğrencilere çok geniş olanaklar sunuyor
ESOGÜ’nün ulusal ve uluslararası sıralamada önemli seviyede bulunduğunu ve başarı sıralamasını her geçen yıl yükselttiğini ifade eden Prof. Dr. Şenocak, “Her geçen yıl başarı sıralamalarında yükselmeye devam eden bir üniversiteyiz. Kendisini hem eğitim hem de ar-ge alanında kanıtlamış bir üniversite. Bu da geleceğini inşa eden gençlerimiz için önemli bir kıstas elbette. Ancak üniversitenin bu geniş olanak yelpazesinin yanı sıra Eskişehir’in son yıllarda Türkiye’de ve dünyanın pek çok yerinde tanınan bir şehir haline geldiğini de söyleyebiliriz. Eskişehir’in tanınırlığının artmasında pek çok faktör etkili oluyor. Eskişehir’in dünyanın en güvenli kentlerinden biri olması, en yaşanabilir şehirlerarasında yer alması, öğrencilerin yoğun biçimde yaşamlarını sürdürdüğü bir şehir olması gibi özellikler Eskişehir’i daha fazla ön plana çıkarmaktadır. Bütün bunların yanında Eskişehir’de üç üniversite ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz Tercihim Eskişehir tanıtım etkinlikleri de Türkiye’de üniversite tercihleri arifesinde büyük ses getirerek, bu yıl Eskişehir’i tercihlerde daha da üst sıralara taşıdı. Bundan sonra da Eskişehir ve üniversitelerinin iş birliği yapacağını ve daha da tercih edilir olacaklarını düşünüyorum” dedi.
Önceliğimiz bilim üretmek
Üniversitenin gelecek hedeflerini anlatan Prof. Dr. Şenocak şunları söyledi: “Başarıyı getiren çalışmadır ve rekabettir. Çalışmayı motivasyonla sağlayabilirsiniz. Bizim üniversite anlayışımıza göre, gelecek tahmin edilemez, tasarlanır ve yaşanır. Vasat bir ünivesite olmaktan çıkmak istiyorsak, gelecekten korkmayalım; aksine geleceği merak edelim. gelecek cesurları sever. Geleceğin yarattığı değişim içimize korku salıyor olabilir. Araştırdıkça, öğrendikçe, yaptıkça, hareket ettikçe, korkularımız azalacak, alışılacak, çareler ve çözümler üretilecek ve nihayetinde yaratıcılık coşacaktır. Daha iyi bir gelecek için, multidisipliner yaklaşımla, uzgörülü, yenilikçi, stratejik ve sürdürülebilir öneriler ve vizyon geliştiren bir üniversite olmalıyız. İyi bir üniversite olmak için, bizi oluşturan her parçanın özellikle öğretim üyeleri bilgi açısından donanımlı; araştırma azmi ve arzusu ile yatıp kalkan olmalıdır; onların kılcal damarlarında ar-ge ve inovasyon dolaşmalıdır. Multidisipliner çalışmalar için ise öğretim üyeleri arasındaki duvarları yıkmaya çalışıyoruz.
Bölümlerle yaptığımız her
toplantıda ESOGÜ öğretim üyesi ailesinde yer alabilmek için, öğretim
üyelerinin, kendisi ve tüm insanlık için olumlu, ilerici, yenilikçi vizyon
geliştiren, kişi, kurum ve toplumların yararlı, etkin yol haritası
oluşturmasına yardımcı olan, insanlıktan sorumlu olduğunu bilen, geleceğin
seyircisi değil; tasarımcısı olması gerektiğinin farkında olan; geleceği
edilgen değil, etkin algılayan, çağdaşlık kelimesinin bugünü yaşamakla sınırlı
olmadığının bilincinde olan, niteliklere sahip olması gerektiği bilincini
yerleştirmeye çalışıyoruz. Bizim sözlüğümüzde, irade yetersizliği, zamanı iyi
kullanamama, keşke bağımlılığı, karamsarlık, vazgeçme, çabuk pes etme,
tembellik gibi kavramlara yer yoktur; olmamalıdır da. Üniversitemiz son dönemde
iyi bir gelişme grafiği yakaladı, çünkü araştırmaya yönelik verdiğimiz
destekler ve teşviklerle akademisyenlerimizi motive edebildiğimizi, bilim
üretmeyi daha fazla öncelik haline getirebildiğimizi düşünüyorum. Başarının
mutluluk getirdiğini biliyoruz; ancak tam tersinin de yani, mutluluğun başarı
getirdiğinin de bilincinde olarak çalışıyoruz. Bundan sonraki süreçte bu başarı
grafiğini artırarak devam ettirmenin yanında, ulusal sınırlar içinde kalmayan
uluslararası görünürlüğü daha da güçlenmiş bir üniversite olmayı hedefliyoruz.
Times Higher Education 2021 dünya üniversite sıralamalarında 93 ülkeden
1500’den fazla üniversitenin arasında bu yıl Türkiye’den 44 üniversite ile
dahil olduk. Her geçen sene bu sıralamada daha yukarıda olacağımızı
düşünüyorum. Bunun için araştırmaya yönelik hem fiziki, hem insani altyapıyı
güçlendirmeye devam edeceğiz.
Üniversitemizde Merkezi Araştırma Laboratuvarı dışında
Mühendislik ve Fen Bilimleri alanlarında kurulmuş 99 araştırma laboratuvarı
çeşitli konularda çalışmalar sürdürmektedir. Yapay Zekâ ve Robotik Araştırma
Laboratuvarı, Biyomedikal Teknolojiler, Bilişsel Davranış Araştırmaları,
Moleküler Biyoloji, Biyoteknoloji, Kimya, Polimer Teknolojileri, malzeme
laboratuvarları bunlardan ilk aklıma gelenleri… Bunun gibi pek çok alanda Ar-Ge
faaliyetlerimiz bu laboratuvarlarımızda sürdürülüyor. Bizim öncelikli hedefimiz
bu laboratuvarlarda üretilen bilginin uluslararası standartlara çekilerek tüm
dünyada daha görünür olmasını sağlamak ve ülkemiz için ekonomik ve teknolojik
fayda sağlayacak somut çıktılar elde etmektir. Bu yolda da adım adım
ilerliyoruz.”
Öğrencilerimizle yeniden sınıflarda buluşabilmek için tüm tedbirlere uyalım
Son olarak önerilerde bulunan Prof. Dr. Şenocak röportajda şu sözleri aktardı: “Bu dönem öğrencilerimizle bilişim teknolojileri aracılığıyla buluşacağız ve eğitim-öğretime devam edeceğiz. Ancak tüm bunların ötesinde Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanemizle Eskişehir’imize ve bölgeye sağlık hizmeti sağlamanın sorumluluğunu bu büyük pandemi sürecinde her zamankinden çok daha fazla hissediyoruz. Buradan Üniversitemiz Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi çalışanları başta olmak üzere sağlık çalışanlarımıza üstün gayretlerinden ve fedakarlıklarından dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. En kısa sürede öğrencilerimizle yeniden sınıflarda buluşabilmek, Eskişehir’in sokaklarını doldurabilmek için tüm halkımızın gerekli tedbirleri almasını, maske, mesafe, hijyen konularına özen göstermesini rica ediyorum.”