Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) geçen hafta yaptığı basın duyurusunda, parasal duruşu yeniden şekillendirmek adına elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceğini vurgulayarak faiz artırım sinyali verdi.
TCMB duyurusunun ardından gözler 13 Eylül’deki Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantısına çevrildi. Gazeteci Rıfat Fırat, ağustos ayı enflasyon rakamının yüzde 17,90’a yükseldiğini ve dikkatlerin PPK toplantısında olduğunu kaydederek, “Ağustos ayında Tüketici Fiyat Endeksi aylık bazda yüzde 2,3 artış gösterdi. Yıllık enflasyon ise maalesef yüzde 17,90’a yükseldi. Gözler önümüzdeki günlerde yapılacak olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısında. Merkez’in kuvvetle muhtemel faiz artışı yapması bekleniyor. Öte yandan 10 Eylül’de Türkiye’nin ikinci çeyrek büyüme oranı açıklanacak. Çok hareketli bir hafta bizi bekliyor” açıklamasında bulundu.
“Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz”
TCMB’nin faiz artırım kararı alması durumunda enflasyonun kısa vadede düşme eğilimine gireceğini belirten Fırat, enflasyonun uzun vadede tek hanelerde gerçekleşmesi için cari açığın azaltılması gerektiğine vurgu yaparak, şu ifadeleri kullandı:
“Enflasyonla mücadelede sıkı para ve sıkı maliye politikası çok mühim bir enstrüman fakat tek başına yeterli değil. Cari açığımızın yüksek olması döviz kurunda da ciddi hareketlenmelere sebep oluyor ve neticede enflasyon olarak yine karşımıza çıkıyor. ‘Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz’. Türkiye, enflasyonun tek hanelerde gerçekleşmesi için umumiyetle kendi global oyuncularını çıkartmalı ve cari açığın yüzde 90’ını oluşturan enerji ithalatını minimum düzeye çekebilecek önlemler almalıdır. GES’lere ve RES’lere önem vermelidir. Türkiye yıllık 2 bin 737 saat güneşlenme süresi karşılığında güneşten sadece 860 mw enerji elde ederken; Almanya yıllık bin 600 saat güneşlenme süresi karşılığında 40 bin mw enerji üretebiliyor. Yani ülkemizden yüzde 60 daha az güneş alırken, 46 kat daha fazla güneş enerjisi elde edebiliyor. Umarım bu alanda bir seferberlik projesi başlatılır.”
“Vakit kaybetmeden üretim odaklı büyüme modeline geçmeliyiz”
Türkiye’nin daha fazla vakit kaybetmeden üretim odaklı büyüme modeline geçmesi gerektiğini söyleyen Rıfat Fırat, “Ekonomide birbirine zıt bir arada bulunamayacak olan iki seçenek vardır; bunlardan bir tanesi Ar-ge, ileri teknolojili, yüksek katma değerli, yenilikçi ve ihracata yönelik üretim odaklı büyüme, diğeri ise emlak ve inşaat rantına, borçlanmaya ve ithalata dayalı tüketim odaklı büyümedir. Ülkemiz tüketim odaklı büyümenin ne kadar riskli olduğunu çok kez tecrübe etti. Artık üreterek, ihraç ederek büyümeliyiz. Güney Kore, Almanya, Japonya ve Çin, Türkiye’ye örnek olabilecek nadide ülkelerdendir. Bu ülkelerin cari fazlaları, enflasyon ve faiz rakamları da ortadadır. Yapılması gereken tek şey daha fazla vakit kaybetmeden harekete geçmektir” diye konuştu.
(İHA)