Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut, Türkiye’de dış ticaret yapan pek çok şirketin uluslararası marka tesciline sahip olmadığı için gümrüklerde mallarına el konulma riski ile karşı karşıya olduğunu açıkladı. Akbulut, güvenli ihracatın marka tesciliyle başladığını söyledi.
Adres Patent Genel Müdürü Cumhur Akbulut, Türkiye’de dış ticaret yapan pek çok şirketin uluslararası marka tesciline sahip olmadığı için gümrüklerde mallarına el konulma riski ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Dünyanın ileri teknoloji merkezlerinden biri olma vizyonuna sahip Türkiye’nin yurtdışında tescilli marka sayısı oldukça düşük olduğunu kaydeden Akbulut, “Bu nedenle ihracat yapan firmalar ticari anlamda büyük risk altında. Geçmişte sınai mülkiyet konusuna özellikle markalaşmak ve patent almak yalnızca bilim insanlarına özgü ya da teknolojik ürünlere ait bir hakmış gibi algılanırken, bugün fikri hakların korunması için firmalar bilinçli hareket ediyorlar. Ülkemizde marka, patent tescili veya lisanslama gelişmekte olan bir kültür olmasına rağmen, yurtiçi marka başvuru sayısı 1 milyon 300 bin iken tescil edilmiş marka sayısı 800 bin adedi geçmiş durumda. Ancak aynı şeyi uluslararası alanda söylemek ise mümkün değil” dedi.
“Uluslararası marka tescil oranımız yüzde 2”
Türkiye’de ihracatçı birliklerine kayıtlı firma sayısı 70 binlerde olmasına rağmen, bu firmaların uluslararası alanda marka başvuruları yaklaşık 25 bin adet olduğunu belirten Cumhur Akbulut, “Yani uluslararası marka tescil oranımız yüzde 2. Ülkenin ekonomik vizyonu doğrultusunda yerli üretime daha fazla önem vermeye başladığımız bugünlerde, özellikle ihracata yönelik üretim yapan firmaların marka tescili konusunda bilgilendirilmeleri ve gerekli adımları atmaları, ticaretlerini sürdürebilmeleri açısından önem taşıyor” şeklinde konuştu.
Neden uluslararası marka tescili yapılmalı?
Uluslararası marka tescili, ihracatçı firmalara ürünlerini güvenle ihraç etme olanağı sağladığının altını çizen Akbulut, “Tescillenmiş markalarla taklit edilme riski bertaraf edilir. Başkaları tarafından ürünlerin üretilmesi, piyasaya sürülmesi, satılıp ithal edilmesinin önüne geçilir. Bir markanın birden fazla ülkede marka tescili varsa o markanın değeri artar. Ayrıca yurtdışına ihraç edilecek ürünlerin markasının tescilli olması zorunludur. Tescilsiz ürünler sahte veya taklit mallar olacağı için tüketicilerin gözünde kalite ve güvenden yoksundurlar. Bu nedenle marka tescili olmayan ürünlerle ihracat yapılması mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
Akbulut, ihracat yapılmak istenen ülkeye marka tescilsiz girilmek istenirse gümrüklerde mallara el konabildiğini, bu durumda yüklü tazminatlar ödenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Ayrıca marka tescili olmadan, üstelik de ihracat yapılan ülkedeki tescilli markalara benzer bir markayla pazarda var olmak istenirse ağır hukuki yaptırımlar uygulanır. Bu durum yalnız maddi zarara değil aynı zamanda firmalar için itibar kaybına da yol açar” dedi.
“Madrid Sistemi dünyada en etkin ve yaygın biçimde kullanılan uluslararası tescil sistemi konumundadır”
Adres Patent’in deneyimlerini ihracat yapan firmalarla paylaştığını ve onlara danışmanlık yaptıklarını kaydeden Cumhur Akbulut, “Güvenli ihracat, marka tesciliyle başlar. Madrid Sistemi dünyada en etkin ve yaygın biçimde kullanılan uluslararası tescil sistemi konumundadır. Dünya ticaret hacminin yüzde 80’inden fazlasına sahip olan üye ülkelere her geçen yıl yenisi ekleniyor. Tek bir başvuru ile birden fazla ülkede tescil alınabilmeye olanak sağlayan sistem ile AB ve OAPI (Afrika Fikri Haklar Organizasyonu) gibi topluluklarını kapsamakta. Böylece tek bir başvuruyla çok daha kolay bir şekilde ve zahmetsizce birçok ülkede tescil işlemleri gerçekleştirilebilmektedir” şeklinde konuştu.
(İHA)