Yalıtım sektöründe faaliyetlerini Türkiye’den çıkan küresel bir marka olma hedefiyle sürdüren ODE Yalıtım’ın Pazarlama Direktörü Ceylin Akdemir, yapıya sızan suyun binaların taşıyıcı sistemlerini korozyona uğrattığına, bunun ise binanın yük taşıma kapasitesini ciddi oranda düşürdüğüne dikkat çekerek, “Bu durum maalesef olası bir depremde binaların yıkılmasına neden olur. Bu nedenle su yalıtımında adımlar, hayat kurtarabileceği bilinciyle atılmalı” diye konuştu.
1999 depreminde, binaların çökmesindeki temel etkenlerden birinin korozyon olduğunu hatırlatan Akdemir, “Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği’nin (BİTÜDER) açıklamalarına göre, 1999 Depremi sonrası İstanbul’da incelenen yaklaşık 56 bin konut ve işyerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edildi. Su yalıtımsız bir binanın, yağmur suyu, topraktaki nem ve zemindeki yeraltı sularından kaynaklı etkenlerle 10 yıl sonra taşıma kapasitesinin yüzde 66’sını kaybettiği de biliniyor. Yapılarda kullanılan demirler binaya sızan su nedeniyle zamanla paslanıyor ve deprem anında büyük risk oluşturuyor. Nüfusunun yüzde 95’i deprem riskli bölgelerde yaşayan Türkiye’de, su yalıtımı bu nedenle hayati bir öneme sahip” dedi.
1 Haziran 2018 tarihinde yürürlüğe giren Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği ile Türkiye için su yalıtımının artık bir standarda oturtulmuş durumda olduğunu da kaydeden Akdemir, şunları söyledi: “Bu, hem ülkemiz hem de deprem bölgelerinde yaşayan vatandaşlarımız açısından çok önemli bir adım. Yönetmelik sayesinde artık şartlara uymayan hiçbir binaya yapı ruhsatı verilmeyecek, böylece ülkemizde çok daha uzun ömürlü, hayat kurtaran, ideal binaların sayısı hızla çoğalacak. Ancak su yalıtımının efektif olabilmesi için standartlara uygun kalitede malzeme kullanılması ve uygulamaların mutlaka denetlenmesi gerekmektedir”.
(İHA)