Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Meclis Salonu’nda düzenlenen toplantıya TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş ve birçok kurum temsilcisi ve sanayici katıldı. Toplantıda konuşan ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş, önemli mesajlar verdi. Sanayicilere düşen en büyük görevin Ar-Ge, tararım, inovasyon ve markalaşma süreçleri olduğunu belirten Celalettin Kesikbaş, “Bu bizim için çok onur verici bir etkinlik. Hocamız Hasan Mandal, gerek Eskişehirli olması gerek de TÜBİTAK’ın başkanı olması sebebiyle Eskişehir Sanayi Odasından, sanayi-üniversite iş birlikleri kapsamında yeni dönemin projelerini açıklayacak, sunumlarını yapacak bu tabii ki Eskişehir sanayisi ve ülkemiz sanayisi için çok değerli ve önemli. Biliyorsunuz finansal olarak baktığımız zaman malum finansal sıkıntılar mevcut. Lakin bizler sanayici olarak üreten insanlarız. Şöyle bir baktığımız zaman ihracatımız 160 milyar dolar seviyelerinde ve kilogram başına fiyatımız 1,3 dolar seviyelerinde. Şimdi bizlerin bu rakamı yukarı çekmesi gerekiyor. Sanayicilere düşen en büyük görev Ar-Ge, tararım, inovasyon ve markalaşma süreçleri. Bütün sanayici dostlarımızın bu süreçlerde özellikle TÜBİTAK ve sanayici dostu kurumlarla iş birliği içerisinde olup en azından ihracat rakamlarındaki kilogram başına düşen rakamların, fiyatların arttırılması gerekiyor ki ihracatımız, gelirlerimiz daha fazla artsın. O anlamda her ne kadar finansal krizden bahsetsek dahi moralleri bozmamamız gerekiyor. Üretmeye, Ar-Ge, tasarım, inovasyon ve markalaşma sürecine devam etmemiz gerekiyor. Bizler de Eskişehir Sanayi Odası olarak bütün sanayici dostlarımıza bu örnekleri veriyoruz, bu tavsiyelerde bulunuyoruz. Bugün bu anlamda da Hasan Mandal’ın da Eskişehir Sanayi Odasına gelmesi ve bizi bu konuda cesaretlendirmesi tüm Türkiye’ye örnek teşkil edecektir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Nitelikli bilgi ve nitelikli insan olmadan Türkiye’nin iddialı hedeflerine ulaşmasının güç olduğunu söyleyen Mandal, “Bugün sanayi odamızda 4 aydır görev yaptığım TÜBİTAK süreçleriyle ilgili olarak özellikle geçen hafta Cumhurbaşkanımız tarafından ilan edilen 100 günlük eylem planı kapsamında TÜBİTAK’ın üzerinde hangi görevler olacak. Onlar sanayicilerimize, akademimize ne tip yeni imkanlar fırsatlar sağlayacak onları paylaşmak istedik. Dolayısıyla Cuma günü ilan edildi. ilk geldiğimiz şehirlerden bir tanesi Eskişehir ondan dolayı memnuniyetimi ifade etmek istiyorum. Aynı zamanda gerçekten çok değerli katılımcılar vardı. Türkiye 2023 hedeflerine iddialı bir şekilde ilerliyor. Bunun anahtar kelimesi olarak kullandığı iki kavram var. Nitelikli bilgi ve nitelikli insan. Nitelikli bilgi ve nitelikli insan olmadan Türkiye’nin iddialı hedeflerine ulaşması güç. Nitelikli bilgi ve nitelikli insan için de diyoruz ki, Türkiye’nin yüksek teknolojili portföyündeki oranını arttırması gerekiyor ve TÜBİTAK bu kapsamdaki destek programlarını buna göre şekillendiriyor. Hem akademi hem sanayi tarafından TÜBİTAK diyor ki bu iddialı hedeflere ulaşmak için artık bu iş birliği modelini daha görünür ve sonuç odaklı yapması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye yenlikte sınıf atladı
Türkiye’nin, Avrupa Yenilik Karnesi üzerinde değişen yerini açıklayan Mandal “Uzunca yıllar 4.ligde yani iddiası olmayan yenilikçi kategorisinde yer alan bir ülkeydik. Şimdi 3. lige yani orta seviyede iddialı yenilikçi kategorisine yükselmiş bulunuyoruz. Bu bir başarımı? Evet, kesinlikle bir başarıdır. Ancak ilk 10’a girmek isteyen bir ülke olarak yeterli bir sayı değil tabi ki.” dedi.
Küresel rekabetçilik raporuna göre 2017-2018 yıları arasında Türkiye’nin, 137 ülke arasından 53. sırada yer aldığı bilgisi de verilirken; Türkiye’nin sanayi alanında orta düşük teknoloji grubundan orta ileri teknoloji grubuna geçiş sürecinde olduğu ve bu sürecin TÜBİTAK tarafından desteklenmesi gerektiği yönünde açıklama yapıldı.
Türkiye’nin Ar-Ge ve yenilik alanındaki temel problemleri
Türkiye’nin inovasyon anlamındaki problemlerine değinen TÜBİTAK Başkanı Hasan Madal, destek sistemlerinin girdi odaklı tasarlandığını, çıktı odaklı olmadığı, prototipten üretime geçişin desteklenmemesi, Ulusal Ar-Ge ve yenilik strateji belgesinin eksik olması, ticarileşme faaliyetlerinin zayıf olması, uluslararası Ar-Ge işbirliklerine yönelik ülke ve alan planlamasının olmamasından kaynakladığı Mandal tarafından açıklandı.
Temel strateji açıklandı
2018 yılı ve sonrası ürün geliştirme, bilimsel araştırma ve teknoloji geliştirme için temel strateji açıklaması yapan Mandal, “Gelişmenin yolu, araştırma, teknoloji geliştirme ve yenilik ekosisteminde ulusal hedeflere odaklanmış nitelikli bilgi ve nitelikli insandan geçiyor.” dedi.
TÜBİTAK destekleri
TÜBİTAK tarafından verilecek destek programları açıklandı. Programların üniversite ile başlayıp üniversite ile biten, daha çok üniversite etkileşimli bir proje olduğu vurgulayan Mandal, “Destek programı üniversite ile başlayıp üniversite ile biten daha çok üniversite etkileşimli bir projedir. Kritik bilgilerin, teknolojinin üretildiği ve test edildiği üniversitelerin ilgili bölümlerinin, projelerinin TÜBİTAK fonları ile yürütülmesini istiyoruz. Amacımız özel sektör ile üniversiteyi bir araya getirmek.” dedi.
Sanayicilerden bir platform oluşturmalarını isteyen Mandal, “Özel sektörün bir platform oluşturması gerekiyor. 12 ayı geçmeyecek sürede izleyeceğiniz teknolojik yol haritasını ve nasıl bir iş modeli ile çalışacağınızı söyleyin. 4 yıl destekleyelim, üniversiteden anlaştığınız bir öğrenci ile teknolojik çalışmalarınızı sürdürün, 3 yıl doktora öğrencisinin bursunu TÜBİTAK karşılasın, her platform başına da başarılı olması durumunda 50 milyar TL destek verelim.” dedi.
“Savunma sanayi şu an için ülkemizdeki öncü sektörlerden”
TÜBİTAK’ın öncelik verdiği destek programlarının başında savunma sanayinin geldiğini aktararak, “Savunma sanayi şu an için ülkemizdeki öncü sektörlerden. Savunma sanayiye kendi başında sektör olarak bakmanın ötesinde aynı zamanda savunma sanayinde edinilen tecrübeler diğer sektörlere hızlı bir şekilde aktarılan birçok öykümüz var. TÜBİTAK’ın bu dönemde savunma sanayi ile ilgili iki ana yaklaşımı olacak. Birisi kendi destek programlarında ülkemizin yerli ve milli noktasında anahtar kelimede bunlar ithal edilen ürünler değil mutlaka ülkenin kendi teknolojisinin gelişmesi lazım. Ama siz yerli ve milli kavramını savunma sanayinde geliştirdiğiniz sürece, bunun diğer sektörlere aktarılması çok daha kolay. O yüzden savunma sanayinin kendi başına bir savunma olarak almak değil, aynı zamanda burada elde edilen tecrübenin diğer sektörlere de aktarılacağını bilmemiz lazım. TÜBİTAK’ın bu dönemdeki kendi öncelik verdiği destek programlarında savunma sanayi, uzay sanayi anahtar süreçlerde bunun yerli ve milli gerçekleştiriliyor olması. Aynı zamanda ikinci boyutta da TÜBİTAK’ın kendi merkez enstitüleri BİLGEM, MAM, UZAY ve SAGE diye ifade ettiğimiz kritik insan kaynağının bulunduğu merkez ve enstitülerinde de daha fazla yine yerli ve milli kavramıyla savunma ve uzay teknolojilerinde çalışıyor olacak” açıklamalarında bulundu.
Toplantıda bilgiler veren TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, daha sonra katılımcıların sorularını cevapladı.